elemeli sıralama
Bilgi Teknolojileri
karşılaştırmalı sıralama
Bilgi Teknolojileri
öyle (hiç) bir şey.
You'll do nothing of the sort: Öyle bir şey yapamazsın.
(a) sıradan, şöyle böyle, iyi kötü, alelâde.
an army of a sort /after a sort /of sorts: sözüm
ona/iyi kötü bir ordu. (b) türü bilinmeyen, ne idüğü belirsiz.
tür, türlü, çeşit, nevi, tip.
There were five different sorts of fruits: Beş çeşit meyve vardı.
of all sorts: her türlü.
these sort of people: bu tür/bu gibi kimseler.
That's the sort of thing I mean: Bu tür/böyle bir şey kastediyorum.
I can't stand that sort of thing: Böyle şeylere tahammül edemem.
something of that sort: o tür bir şey.
It is nothing of the sort: Hiç de öyle değil.
I shall do nothing of the sort: Öyle şey yapamam.
İsim
soy, tabiat, huy, karakter.
Girls of a nice sort: İyi karakterli kızlar.
He is a very good sort: Çok iyi bir adamdır.
İsim
sıradan, alelâde, harcıâlem, basit, bir üstünlüğü olmayan.
a sort of poet: alelâde/basit bir şair.
a writer of some sort: sıradan bir yazar.
to make some sort of excuse: sudan/basit bir mazeret göstermek.
İsim
usul, yol, tarz.
in this sort: böyle, bu veçhile, bu minval üzere.
We spoke in this sort for several minutes.
in some sort: bir bakımdan, bir dereceye kadar.
İsim
harf çeşidi.
İsim, Matbaacılık
sınıflandırmak, tasnif etmek.
to sort eggs by grade.
Fiil
sort out: (seçip) ayırmak, ayıklamak.
to sort out children's socks. to sort out the bad ones: kötülerini ayıklamak.
Fiil
kaynaşmak, uyuşmak, bağdaşmak, imtizaç etmek, arkadaş olmak.
Fiil
sort to: ayıklamak.
Fiil, Bilişim
âdetâ, gûya, sanki, sözüm ona.
I sort of expected it: Böyle bir şeyi âdetâ bekledim (diyebilirim).
sıralama düzeni
Bilgi Teknolojileri
pataklamak; hakkından gelmek
Fiil
gerçeği masaldan ayırmak
Fiil
mektup buları ayırmak
Fiil
sıralama ardışımı
Bilgi Teknolojileri
birinin karakterine uymak
Fiil
bu gibi şeylerden hoşlanmak yız pek